Monday, November 29, 2010

Kahve ile ilgili bilgilenmeye devam....


Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan'ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı "qahwah " dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamını 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. Bu Türkçe'de "kahve"ye dönüşmüş, buradan da Avrupa'da café, caffe, koffie, coffee, koffie, Kaffee şekline gelmiştir.Çiçekleri beyaz ve hoş kokulu , kirazı andıran kırmızı meyvasının içinde iki çekirdek bulunan, dikildikten yaklaşık 3 yıl sonra meyve vermeye başlayan ve 30-40 yıl boyunca aralıksız meyve veren bir ağaç türüdür. Doğal haline bırakıldığında 8-10 metreye kadar uzayan ağaç, meyvelerin kolay toplanabilmesi için sürekli budanarak 4-5 metre uzunluğunda bir çalı boyutunda tutulur. Kahvenin defne yaprağına benzer derimsi ve kenarları dalgalı kışın dökülmeyen koyu, parlak ve sivri uçlu yaprakları vardır. Bol yağış alan, ortalama sıcaklığın 18-24° C arasında bulunduğu ve don olayının görülmediği, ekvatorun 25 Kuzey'i - 30 Güney'i arasındaki kuşakta yetişir. Soğukta ağaç ölür, ayrıca ani ısı değişiklikleri de ağaca zarar verir. Nemli ortamı sevdiğinden, kahve ağacının düzenli yağışın olduğu tropik bölgelerde yetiştirilmesi gerekir. Doğada pek çok yetişen türü olmasına rağmen yalnızca coffea arabica ve coffea robusta adındaki türlerin tarımı yapılmaktadır
Kahve çiçeği ,Bol yağışların ardından kahve ağacı, yılda iki ya da üç kez bembeyaz muhteşem çiçekler açar. Güçlü ve keskin kokuları kimi zaman yasemini kimi zaman portakal ağacının çiçeğini andırır. Yeni çiçek vermeye başlamış bir ağaç, dallarında bir yılda toplam 20-30 bin çiçek taşır.

Kahve çiçekleri açtıktan birkaç saat sonra solmaya başlar ve yavaşça meyve olmak için hazırlanır

Kahvenizi keyifle icerken bunlarida aklinizdan gecirisiniz.

Thursday, November 11, 2010

Kahve vazgecemedigimiz icecegimiz


Kahve sabah kalktigimda ilk icmekistedigim icicek , beni kendime getiren tek sey . Cogumuz kahvesiz yasiyamayiz kahve icmedigimiz de sinirli ,mutsuz oluruz. Peki kahve hakkinda ne biliyoruz ? Kahve, kökboyasıgiller (Rubiaceae) familyasının Coffea cinsinde yer alan bir ağaç ve bu ağacın meyve çekirdeklerinin kavrulup öğütülmesi ile elde edilen tozun su ya da süt ile karıştırılmasıyla yapılan içeceği. Peki tarihcesi :Kahve’nin anavatanı olan Etiyopya’nın yüksek yaylaları, yabani kahve bitkisinin doğal olarak yetiştiği bölgelerde yerli halk bu bitkinin tanelerini un haline getirip bir çeşit ekmek yapıyordu. Meyveleri kaynatıldıktan sonra suyu içilmek suretiyle tıbbi amaçlı kullanılıyor ve "sihirli meyve" olarak adlandırılıyordu. Kahve, ünüyle birlikte hızla Arap Yarımadası'na yayıldı ve 300 yıl boyunca Habeşistan'da keşfedilen yöntem ile içilmeye devam edildi. 14. yüzyılda ise yepyeni bir keşif ile ateşte kavrulan kahve çekirdekleri, ezildikten sonra kaynatılarak içime sunuldu. Kahve’yi ilk olarak işleyip içmeye başlayan Yemen'deki sufi tarikatıdır. Buradan 1470’li yıllarda Aden’de , 1510’da Kahire’de 1511’de Mekke ‘de görülmüştür.

Yavuz Sultan Selim döneminde, 1517'te, Yemen Valisi Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirmiştir.

Kahve, kısa zamanda itibarlı bir içecek olarak saray mutfağında yerini aldı ve büyük ilgi gördü. Saray görevleri arasına "kahvecibaşı" adında bir de rütbe eklendi. Padişahın ya da bağlı olduğu devlet büyüğünün kahvesini pişirmekle görevli olan kahvecibaşı, sadık ve sır tutmasını bilenler arasından seçilirdi. Osmanlı tarihinde kahvecibaşılıktan sadrazamlığa yükselenlere bile rastlandı.

Saraydan konaklara ardından evlere giren kahve, İstanbul halkının kısa sürede tutkunu olduğu bir lezzet haline geldi. Satın alınan çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulup, dibeklerde dövüldükten sonra cezvelerde pişiriliyordu.

1544 yılında İstanbul’da Tahtakale’de iki Suriyeli Arap ilk kahvehaneyi açmışlardır.

İstanbul'a gelen Venedikli tacirler, çok sevdikleri bu içeceği Venedik'e taşıdı. Böylece Avrupalılar kahveyle ilk kez 1615'te tanışmış oldu. Önceleri limonata satıcıları tarafından sokaklarda satılan kahve, 1645'te açılan İtalya'nın ilk kahvehanesinde yerini aldı. Kısa zamanda sayıları hızla çoğalan bu kahvehaneler de; diğer pek çok ülkede olduğu gibi özellikle sanatçıların, öğrencilerin ve her kesimden halkın bir araya gelerek sohbet ettikleri en gözde yerler oldu. Kahve Paris’e 1643, Londra’ya 1651’de ulaştı.

Avrupalılar dünyanın çeşitli yerlerinde kahve plantasyonları kurdular. Endonezya-Cava’da 1712 yılında kahve tarımı başladı. Hollanda Cava ve Doğu Hint Adaları’nda, Fransa Antiller'de kahve yetiştirdi. Kahve hakkinda konusmaya devam edicegiz....

Sunday, November 7, 2010

Krem Peynirli Bagel tarifi



Bugun uyandigimda canim bol krem peynirli bagel istedi dunyanin en kolay hazirlanan kahvaltisi. Sizede nasil hazirlandigini anlatmak ve yediginizde benim gibi sizinde ayni zevki paylasmanizi isterim .
Gerekenler : Bagel ve krem peynir ama burda krem peynir cok cok onemli zevkinize gore ben surulmesi daha kolay olan krem peyniri sevdigimden labne tarzini seciyorum ama zevke gore degisir.

Aldiginiz bageli ikiye boluyorsunuz tost makinasinda kizartiyorsunuz uzerine bolca krem peyniri suruyorsunuz ve afiyet ile yiyorsunuz. Ben bazen icine domates de ekiyorum onun tadida baska oluyor sizde istediginiz malzemeyi ekliyebilirsiniz ama ne kadar sade o kadar guzel oluyor sabahlari .

Bagellar artik Mesta da satiliyor evinize ekmek olarakta alabilirsiniz ve kendi sandviclerinizi yapabilirsiniz.

Thursday, November 4, 2010

Mesta da Bagel Keyfi .....


Bagel, ilk universite zamaninda tanismistim kendisi ile ve her sabah okula giderken bagel ve kahve keyfi yaptim taki istanbul a donene kadar. Simdi de Mesta da yapiyorum bu keyfi. Bagel in ne oldugunu bilmeyen arkadaslara anlatalim ne oldugunu.lk kez Polonya'da ortaya çıktığı varsayılan Bagel'ın yapımında maya, un, şeker, tuz ve su kullanılır. Şekil bakımından açmaya benzer, tat bakımından ise susamsız simiti andırır. İlk zamanlar Yahudi azınlıklar tarafından tüketilen Bagel, daha sonra ABD ve Kanada'da yaygınlaşmıştır. Amerika'da özellikle New York ve Kaliforniya eyaletlerinde çok tüketilmektedir. Simitten farklı olarak suda haşlanan bagel ın susamlı, çörekotlu, sarmısaklı, soğanlı, haşhaşlı çeşitleri vardır. Genellikle ortadan kesilip ısıtılarak, içine krem peynir, domates, salam konularak kahvaltıda yenilebildiği gibi, İngiltere'de içine biftek, tavuk veya ton balığı konularak sandviç olarak yenilmektedir. Mesta da susamli,hashasli, sade ve soganli bagellara sandvicler yapilmaktadir sabahlari ozellikle kahve ile denenmesi gereken tatlardan bir tanesidir.